27 Haziran 2009 Cumartesi

UÇAN BALONLAR KİMSEYİ KORUYAMAZ YAĞMURDAN

İki adet dev gök gürültüsü duydum
Sesleri Bach’a karıştı
Bach bulutlara yankılandı
Aklıma geliverdi
En büyük fincanıma kahve yapmak
İki buçuk tatlı kaşığı kahve ve
Beşte dört oranında
Seksen santigrat derecede su
Beşte birini yağmura sakladım
Tavanı olmayan küçük ve güvercin boklu balkonumuza çıktım
Bir sandalyede bacak bacak üstüne attım
Giysilerimin rengi değişiyor

İlk kez yağmur suyuyla pişmiş
Koca bir fincan kahvenin
Hazzıyla üşüyorum
Yahut serin oldu biraz
Birisi görse ne düşünür diye soruyorum
Fincandan boşanırcasına yağan kanlı yağmurun altında
Saçı sakalı birbirine karışmış kahvesini içen bir adam
Ne önemi var sokağı izliyorum
Sağanak yağmurdan korkuyor insanlar ve karıncalar gibi kaçışıyorlar

Dört dakika içerisinde iki trafik kazası görüyorsanız
Şehrin merkezinde kirli bir evde oturuyorsunuz demektir
Yağmur azaldıkça kahvemde azalıyor
Yağmur azaldıkça daha çok ıslanıyorum
Yağmur azaldıkça zavallı korkaklar dışarı çıkıyorlar
Canavar uzaklaşıyor dışarı çıkıp yetişin işlerinize
Ey aciz insanlar
Elimde oturan karınca bile gülüyor halinize
“İnsan her gün içtiği sudan
Neden bu kadar korkar?” diye
Odamda Bach çığlık çığlığa piyano çalıyor ve karıncalarım raks ediyor

Yağmur dindikçe insanlar çoğalıyor
Yağmur dindikçe ben azalıyorum
Zaman bir bölü sekiz oranında yavaş ilerliyor, rica ettim tanrıdan
İçeri kaçasım geliyor
İçime
Keyfim kaçıyor
Kahvem epey azalmış zaten
Daha ne olsun
Tam o sırada
Azalan yağmurda yürüyen bir kız gözüme giriyor
Elinde dokuz adet uçan balon, rengarenk
On dakika içerisinde uçan balonla gezen bir kız görüyorsanız yirmi yaşlarında
Şehrin merkezindeki masaldan bir evde oturuyorsunuz demektir
Küçük de değil yirmili yaşlarında
Büyüklerde oyuncaklarla oynar aslında
Ve uçan balonları şemsiye gibi kullanıyor
Umarım imge peşindeki aklımın bir oyunudur
Yoksa elinde dokuz adet uçan balonla yağmurdan korunan bir kız görmek
Yirmili yaşlarda, küçükte değil
Çok da mantıklı bir gerçek değil
Sonbahar yağmurları gibi geceler boyu sürmüyor bu yaz yağmurları
Anasına sövüyorum bulutların
Ne olurdu biraz daha ıslatsalardı kahvemi
Daha yağmurun çarpmadığı bir ben’im vardı
Yirmi iki yaşında bir adam
Sırf o’nun adının anlamında yağmur geçiyor diye ıslanıyor
Donuna kadar sırılsıklam ıslanıyor
O kızın bilmediği tek şey hayatında
Uçan balonlar
Kimseyi koruyamaz yağmurdan

Burak Çakır
27.06.2009

3 yorum:

Emrah Aydoğdu dedi ki...

yaaaw nasiiil kimse yapmaz bu şiire Charles Bukowski okusa kahrından ölür nie bu şiiri ben yazmadım die. yalnız yagmur kadar harika bir olayı kana benzetmen hosuma gitmedi ama "benim görüşüm" bu tabi ki . Ayrıntılı tahlil yapmak isterdim ama rakı masasında ne konusacagız sonra ;)

kuyu dedi ki...

çok saol gözüm. ayrıntılı tahlil tabi ki rakı masasında. ama belirteyim şu bağlantıyı. yağmur toprağın, kan insanın bereketidir. ikisi bir yağarsa bana ala.

Emrah Aydoğdu dedi ki...

yani dolaylı olarak yağmur kanında bereketi oluyor :) eyw.