30 Mayıs 2009 Cumartesi

Şairler Yalnız Ölür

Şairler yalnız ölür
Ben de bir şair olacağım
Ben de yalnız öleceğim

Silgi kokan
Kurşun kalem kokan
Saman kağıt kokan masamda
Kapayacağım gözlerimi
Çünkü şairler yalnız ölür

Yazdıkları şimdi değerli değil
Öldükten sonra altın
Ne kıymeti kaldı bu anlatımın
Milyonlar ağlasa arkasından ne fayda
Şairler yalnız ölür

Amacı sevdiğine ulaşmak
Kelimelerin büyüsüne kapılıp,
Ulaşmak istediğine ulaşmak
Vakit geldiğinde ise
Tanrı'nın emriyle göklere uçmak

Şairler yalnız ölür
Ben de şair olacağım
Ben de yalnız öleceğim..

28 Mayıs 2009 Perşembe

Anlat Akşamları

Nasıldı o akşamlar
Bana anlatsana
Biralarımızı içerken
Her yudumdan sonra
Tuzlu fıstık yerken
Sarhoş olup gökyüzünde uçarken

Nasıldı akşamlar
Bana anlatsana
Ben sigaramı yakarken
Derin bir nefes çekip
Gökyüzüne üflerken
Külünü kalbime çırparken
Anlat bana akşamları

Yıldızlar varmıydı?
Peki ya ay?..

26 Mayıs 2009 Salı

Topaklaşma

selam millet. kuyufanzin yaz toplantıları yapsak? misal bi yerlerde toplansak konuşsak, tartışsak? fanzini elle tutulur hale getirsek. okuduğumuz dinlediimiz şeyleri paylaşsak. azcık kavga etsek. birbirimize gıcık olup hırslansak. o hırsla başka insanlar toplayıp başka başka fanzinler üretsek ve birbirimizin fanzinlerine bok atsak?

etkili bi giriş oldumu bilmiorum ama böle devam edersek gittikçe hiç bi şey yapmayan insanlar olcaımızı düşünüyorum. azcık hareket teklif ediyorum ki biliosunuz çok hareket eden bi organizma deilimdir.

uzun lafın kısası haziranın 1. haftasında bir gün buluşmayı öneriyorum. kabul edersenizde etmezsenizde bana haber verin. zaten 7 kişiyiz. beni kızdırmayın. sonuç olarak o toplantıda sadece ozanla kendimi bira içerken "hacı, derviş zaim in son filmi çok şey..?" gibi laflar kurarken bulmak istemem.

bak kırk yılın başı bişi istiom sizden. saygılar herkese. eyw...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Değişen Tek Şey Kendimizdik

Gözleriniz eskiden daha masumdu
Saçlarınızın rengi gerçekti
Ufak dudaklarınız rujsuzdu ve ojesizdi tırnaklarınız
Ve ben sonradan tiksinmeye başladım
Rujun tadından ve ojenin kokusundan
Bilemem kastım “j” harfine mi,
Yoksa arzum boyasız tenleriniz mi, gerçekten gerçek ten kokusu kokan gerçek ten mi?
Eskiden daha güzeldi hatlarınız güzel kadınlar
Şimdi köşeli ve sivri
Daha kesici dişleriniz ve sözleriniz daha elem verici

Ben de değiştim elbet, hangimiz aynı kaldık ki (ölenler hariç)
Daha az yalan söylerdim eskiden
Kendime ve sevdiğim kadınlara daha az işkence çektirirdim
Hiç çektirmezdim belki de
Daha az gururluydum
Ya da gururumdan kaybettiklerim hiç yoktu
Eskiden hiç içmedim, hiç içmezdim, eskiden içerdim, eskiden hiç içmedim, ya şimdi?
Sakallarım, tırnaklarım, saçım uzun olmadı hiç bu kadar
Hiç bu kadar şişman değildi, hep şişman vücudum
Hiç kusmadım on dört sene boyunca, ya şimdi?
Adam ya sakalını uzatmamalı ya da kusmamalı her öğün ve her adım
Eskiden daha yeni filmler izlerdim, yenilerde daha eski filmler
Ve daha çok arar oldum kendimi okuduğum her şairde

Ve kulağımdan, saçımdan bir yerlerden, bir ürperti
Hayatımda hiç bu kadar kalbim kalkmamıştı belki de
Bir el bir kulakla birleşince kalp yetmeyebilirmiş
Adam ya gururlu olmalı ya da gururundan ölmemeli her an

Ve bütün bu kadınlar bu kadar değişmişken
Ben bütünden değişmişken
Ne yapmak zamanıdır şimdi?

Şubat – Mayıs 2009

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Yalnızlık

Yalnızlık;
Su üstünde yüzen bir yaprak misali ya da
Havada uçan bir kelebek,mikroskobik görüntüye sahip canlı ya da
Dört duvar arasında çarpışan ses dalgaları,çığlıklar ya da
Kocaman bir haykırıştı pencereden dışarı bağırmalar ya da
Kaybolmuş masallar gibi ya da
Yalnızlığın ta kendisiydi kırık uçlu kurşun kalem...