28 Haziran 2009 Pazar

ALBAYIN KIZI

iki saat önce sahneden inmiş bir oyuncu. son oyunu. rol arkadaşının, köşeyi dönmeden önceki son bakışı. uçaklara el sallayarak başlayan yolculuğun son durağı burası. boş bir oda.

uçaklara el sallayan çocuğun hikayesi bu. sıradan yani. sabahtan akşama kadar top peşinden koşan veletin içtiği ilk bira. tadı kötü. “bi daha içmem.” farkında olunmayan bir yalan. çocuğun dönüp dolaşıp geleceği yer belli. boş bir oda ve bir tabanca.

gezip tozmayı asıp, derse girmekten korkan öğrencilerden biri sadece. ya yakalanırsa? ya öğrenilirse derse girdiği? onu görmek için bu risk göze alınır mı? o da gezip tozmayı asmasa olmaz mı? peugeut marka, c plakalı, hiç kaza yapmayan cenaze araçlarının derse girenleri, cezalarını çekmeleri için götürdükleri yer de aynı. boş bir oda, bir tabanca ve bir adam.

tek yapacağı aşık olmaktı. ah be albayın kızı. niye ağladın? duvarları daha fazla ıslatmanın anlamı neydi? o şiirdeki kar yeterli değil miydi? ya şarkıdaki yağmur? bakışlarını sinsice takip eden sessizlik değil miydi zaten bu duvarlar? ah be albayın kızı. niye baktın öyle? derse girme diye uyarmadı mı seni kimse? niye sustun birden? o adam uyarmadı mı seni? öyle bakma demedi mi sana? şimdi bak geldiğin yere. boş bir oda, bir tabanca, bir adam ve bir kadın cesedi...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

hoş gelmişsiniz evefendim sefalar getirmişsiniz kalabalık fakat az yazı yazan ve az yorum yazaman grubumuza yazınız için de teşekkür ederim daha sonraki yazılarda artık dürten ve dürtülen oluruz umarım. umarım çuvaldızı kendimize batırırz

kuyu dedi ki...

ozandan büyük çıkışlar :)

tark ım sakat fanzinin kardeşi kuyu fanzine hoşgeldin.

tark dedi ki...

hoşbulduk efem kardeş kardeş yazıyoruz işte. yukarda yorumunuzu bırakın diyo bıraktım gitti..