23 Eylül 2008 Salı

MUTLULUK ANLIKSA

Mutluluk anlıksa ki öyle
Anlık olmalı peşinde koşan kavramlar
Aşk dedimse sahici değil
Elini tutunca başlayan
Dudaklarıma deyişin kadar şiddetli
Açmayacak bu bahçede asla
Sadakat çiçeği huzur menekşesi
Aşk dedimse yalancıktan
Kendime döndürmek için
Güneşi kovalayan sen çiçeğini
Koca bir denizde ıslanmadan yüzmek mi?
Bilmem ne dersin adına
Bulutlarda gezmek değil de
Bir parça ısırıp tükürmek mi?

Emrah Aydoğdu.

17 Eylül 2008 Çarşamba

Yönetmen

Yıllardır hayal ettiği bir senaryoydu
O kadar özenle yazmıştı ki
Oyuncu bulamıyordu
Filminde oynayacak baş rol oyuncusu bulamıyordu
Ve attı bir kenara,unutuldu
Yıllar geçti
Artık gidiyordu bu yerden
Taşınıyordu yaşadığı o tek gözlü evden
Ardında bıraktığı bir yığın anı
Ve filmini çekemediği senaryosu

Elinde bavulu giderken bu mahalleden
Bir güzel gördü
Bavulunu bıraktı,elindeki bir tomar kağıdı karıştırdı
“Bu” dedi heyecanla kalbi atacaktı yerinden
Evet oydu
Hayalini kurduğu başrol oyuncusuydu
Ve artık hayatın filmini çekme zamanıydı
Tek bir adım kaldı
……………………………………………………….

12 Eylül 2008 Cuma

12

hayır ben darbeyi görmedim
iddia edemem filmlerden kitaplardan o günü yaşadığıma
çoğu için sokağa çıkamama
çoğu için hayatta sağ kalamamak
belki çoğu istemedi hayatta olmayı sağ kalmayı
onlar sağ istemediler hiç bir zaman hep solcuydular
öyle ya da böyle çoğu solcuydu istemediler sağ kalmayı
işkencede ortadan kayboldular
hayır ben sıcak evimde katran kahvemi yudumlarken bilemedim
ama ne yapayım bilemem ben o günü görmedim
izlediğim filmler, okuduğum kitaplar ve dinledim büyüklerimden hikayeler
hepsi de ortak fikir
kazanılmış acı kaybedilmiş kocalar
kazanılmış boğaz daralmaları kaybedilmiş evlatlar
toprak için kazanılmış maktuller bir yığın et ortalık kanla yosunlanmış
kaybedilmiş millet milim milim bataklıktalarmış...

10 Eylül 2008 Çarşamba

Rüyalar Ülkesinde Bİr Gezgin

Rüyalar ülkesinde bir gezgin
Kandırılmış,yıpratılmış,aldatılmış
Ve düşlediği bütün ada yok olmuş
Aradığı sevgi için vazgeçmiş
Ve kendisini uçurumun kıyısında bulmuş

Rüyalar ülkesinde bir gezgin
Ne amaç için orada olduğu belli
Ama anlam veremediği bir düş elledi
Onun o güzel yüreğini

Rüyalar ülkesinde bir gezgin
İçinde anlamanı bulmaya çalıştığı bir sevgi
Meyve bahçelerindeki koku gibi
Hissettiği son duygu ve yaşama sevinci

Rüyalar ülkesinde bir Peri
Sanki bu gezginin koruyucu meleği
Çilek bahçelerinden düşen biri
Gezgin delinin karşında gülümsedi

9 Eylül 2008 Salı

Denizin Çırpınışları

Bir kız vardı,yalnız ve tek başına
Yorulmuş bedeni yaşadığı acılar ise yüzünden belli
Kalabalık insanların arasında sıkışmış,boğulmak üzere
Nasıl nefes alabilirdi

Küçük bir delik arıyordu
Başını oradan çıkarıp belki nefes alabilirim diye
Ama her yer kapanmıştı sanki
Karanlığın ortasında nefessiz ve sessiz kalıyordu

Bir ışık,bir ses bekliyordu belki
Ama nafile,çırpınışlar boşa
Bu dünyanın zalim insanları yormuştu onu
Kabuğuna çekilmişti

Savaşıyor öyle kendince
Birde yapmak zorunlu olduğu işler yok mu,
Tüketiyordu onu
Tek konuşabildiği insanda öylece çekip gidiyordu

Ağlıyordu tek varlığı giderken
Gidişini seyrediyordu düştüğü yerden
Şimdi yapması gereken tek bir şey vardı
Düştüğü yerden kalkıp yapmak zorunda olduklarını yapmak

4 Eylül 2008 Perşembe

SÜRESİZ ÇIRPINIŞLAR

Bu ne biçim hayat
Cebimizde her daim
Birkaç tomar gözyaşı
Hayallerimiz asılı boynumuzda
Bileklerimiz yorgun yaralı
Sürüklüyoruz gerçeğin prangalarını
Bir sırrımız vardı bizim
Hüzün kadar ağır
Sevinçler kadar küçük

Bu ne biçim hayat
Güneşi okşuyoruz her sabah
Daha doğmamışken
Avuçlarımızda kor ateş
Geceyi siliyoruz gökyüzünden
Ayın etrafındaki ışık kirlenmiş
Kirlenmiş yıldızlar acıtıyor bizi
Bir derdimiz vardı bizim
Yalnızlar parkında fısıldadım
Biri topaldı iki güvercin ağladı

Bu ne biçim hayat
Kaçışlarımızdan kaçılmıyor
Korkmamalıyız belki de
Saatlerce seviştik ölmedik
Ellerimizle yürürüz artık
Dudaklarımızla koşarız
Elimizi cebimize atıp
Ağlarız belki cömertçe
Bırakırız geceyi kendi haline
Tenimizle yıkarız avuçlarımızı
Bir hayalimiz vardı bizim
Gerçeği soyunduk öyle dokunduk
Zamanın ötesinde bir mutluluk…

1 Eylül 2008 Pazartesi

...............

Mavi büyülerin çatısı altında
Ve periler dünyaya uyandığında
Dünya yenilendiğinde
Bir şarkı fısıldanılacak çatlak dudaklardan

Ormanın derinlikleri,
Karanlıktan kurtulacak
Kuruyan nehirler tekrar akacak
Uzun ve kuru uykuya dalan ağaçlar, uyanacak

Karanlığın zehriyle uykuya dalan dünya, uyanacak
Griliğin yerine yeşil ve mavi alacak
Gözyaşıyla kör olan gözler görecek
Ve bütün düşler mor hikayelerle süslenecek