10 Ağustos 2009 Pazartesi

kendimle msn konuşması

kralıyım ulan bu memleketin kralıyım. bu insanların kralı bu mahallenin kralı. uyumayın ulaaaan çıkın dışarı. seviyorum ulaaan annene selamlar. ceketin kolu var her işin yolu var be remziyem gel etme be. ben sensiz ne ederim be remziyem.
remzi bak kendine bi iş bul. bankada onbin lira para biriktir gel ben de senle gelirim o zaman. he şöyle de be remziyem he şöyle de şöyle de canımı al be remziyem.
iki gecede bir tekrarlanan eski evimizin karşısında oturan annemin pasaklılar diye tabir ettiği komşumuzun kızı remziye ve takıntısı remzinin kavgaları işte bu diyalogla tatlıya bağlanıp bitti.
hiç kendini aratmayan remzi bi akşam gelmezse öteki akşam kesin gelirdi. tabi yeterince içmiş olarak. bağırıp çağırırdı çoluğa çocuğa söverdi.camları yerlere indirirdi. ardında zaten remzi geldiğinde çağırılmış olan polis yetişirdi. bu işi artık iyi öğrenmişti remziyenin kızları. babaları geldiğinde hemen polis aranırdı. bağırışma uzun sürmeden hemen hepsi ekip arabasına doldurulup doğru karakola götürülür. kimse birbirinden şikayetçi olmaz ve sabaha doğru herkes sıcak yatağında geceyi bitirirdi.
sokağın tek ve en gürültülü olan sakiniydi pasaklı karılar. sakin demek de neyse işte pek sakin değillerdi. şimdi bir apartman dairesindeyim sadece ayak sesleri ve asansörün dokuz kat arasında hareket eden gürültüsü işitiliyor. oysa ki eski evimin bahçesi vardı üstelik bahçede bir de kayısı ağacı vardı. şansıma kayısının çekirdeklerinden biri ağaca dönüşmüştü. biz gidince o ağaçta kurudu. enteresan evsahiplerinin gittiğini anladı herhalde. işte bu dokuz katlı betonun yedinci katındayım uyuyamadığım zaman bakona çıkıyorum ve bu kadar yukarıda hava her zaman rüzgarlı ve de soğuk. ama bu gece uykum geldi daha fazla uyanık kalamam galiba.

Hiç yorum yok: