7 Aralık 2008 Pazar

KISIR DÖNGÜDEKİ İMDAT ÇEKİÇLERİ

Yarın sınav mı var? Peki ben neden bu kadar rahatım? İçimdeki huzurun ve hafifliğin nedeni ne? Sınava çok mu çalıştım? Hocayı çok mu iyi dinledim? Hayır, gayet hazırlıksızım. Ne yani sadece aşık olmak bu kadar buğulaştırır mı gözlerimi, zihnimi? Gerçekten aşk yüce mi bu kadar ve yüzyıllardır söylenildiği gibi yoksa benim gibi acizlerin imdat çekici mi?
Acil durumda imdat çekicini kullanarak camı kırınız!
Kırılan cam olsa bu yazıyı yazmak için rahat ve sıcak ve benim olmayan yatağımdan çıkmazdım. Kırılsın varsın diyerek yatakta diğer tarafa dönerdim. Ama bu kadar basit değil demek ki benim gibi dünyanın en büyük üşengecini bile kaldırdı yerinden. Kırılan şey hayatımın parçaları fakat kıranlar neden hep imdat çekiçleri? İmdat çekici aslında yanlış bir mecaz olabilir. Ama kastedilen kurtardığı değil, kırdığı hayat parçalarım. Benim sükûnetimi korurken camın tüm benliğini yıkması gibi galiba. Evet, bir kaçışa yardımcı, yardakçı ve yatakçı ancak kurtarıcı değil. Dönüşü var belki ama uzun.
En son imdat çekici kırdığında camı, hayatımın iki yılı boşuna geçmişti. Farketmem üç hafta, anlamam beş ay, onarmam ise yirmi dört ayıma mal oldu. Zaman en değerli şeyse hayatımda, o çok değerli iki yılımı ne biliyorum, ne hatırlıyorum ne de hatırlamak istiyorum. Ve tam onarmışken tekrar ve tekrar yeni imdat çekiçleri arıyorum kendime. Sebebi basit sanırım. İçimde bulunmayı istemediğim bir hayatı yaşıyorum ve bu hayatın istemediğim parçalarını parçalamak, ilk başlarda büyük haz veriyor beynime. Sonra durgunluk, sonra farkediş, sonra anlama, onarma... Süreç belli ve buraya yazacak kadar eminim kendimden. O halde neden hala beni kurtarsın diye imdat çekiçleri arıyorum?
Ve işte kısır döngüsü hayatımın bu basit çekiçler...

Hiç yorum yok: